1 Ağustos 2013

Ekolojik Kentler


Günlük 2500-3000 kaloriye ihtiyacı olan insanoğlu bunun neredeyse 10 katı kadar enerjiyi tüketiyor. Yaşadığımız evler, şehirler ve de kullandığımız otomobiller enerjisiz çalışmıyor. Dört milyar yaşında olduğu varsayılan dünyamızda son elli yıllarda enerji kaynaklarının (madenler, fosil yakıtlar vs.) yarısını tüketmiş durumdayız. Böyle gidersek yüz yıl sonra dünyamızda enerjiye dönüşebilecek kaynak kalmayacak. Şimdilerde hepimizin korkulu rüyası olan nükleer enerji yaşamımızın bir parçası olacak.



Peki, ne yapmalıyız? Yavaşlamalıyız evet yavaşlamalıyız. Yaşam biçimimizi ve de hızımızı düşürmeden enerji ihtiyacının dengelemesi imkânsız geliyor bana. Hiç kuşkusuz bireysel alışkanlıklarımızı doğaya uygun hale getirmek mevsimsel gıdalarla beslenmek, daha az yolculuk etmek, yürümek ya da bisiklete binmek enerji tüketimimizi azaltacaktır. Kentlerimizi de doğaya uyumlu hale getirmeliyiz. Gökdelenlerden kaçınmalı daha çok parklar, bisiklet yolları ve de şehir meydanları yapmalıyız.  Daha da önemlisi geneleksel evlerde (kerpiç ya da saman evler) yâda ekolojik evlerde yaşamalıyız.



Şehirlerde solunan havanın kalitesi düşerken, her yıl enerji ihtiyaçlarımız da artıyor. Neyse ki teknolojik çalışmalar, hep doğayı tahrip eden uygulamaların habercisi değil. Artık yasalar çerçevesinde de koruma altına alınan hemen her üretim modeli, çevreyle olumlu iletişimler kurabilmeyi de amaçlıyor. Dünya genelinde toplumsal hareketlerin geldiği nokta sevindirici. Yeni yaşam tarzımız, bize, tüketirken, sorumlu hissettiğimiz doğayı da sorgulatıyor. İşte ‘ekolojik ev’ kavramı da yaşamımıza bu anlayışla entegre oluyor.







Ekolojik evler, her türlü enerji, su ve atık sistemleri, çevresel etkileri dikkate alınarak tasarlanmış, teknolojinin bu hizmette kullanıldığı evler olarak tanımlamak mümkün. Örneğin, bir ev düşünelim. Bu evin kendi biyolojik doğal arıtma sistemi bulunuyor. Yağmur sularını toplayarak, basit filtreleme metotlarıyla, evsel kullanım suyuna hatta içme suyuna dönüştürüyor. Lavaboların giderinden akan suyu sifonlara dolduruyor. Enerjisini rüzgâr ve güneşten faydalanarak üretiyor. Bu yenilenebilir enerji kaynaklarını elektrik ve ısı enerjisine dönüştürüyor. Tüm bir evin ısınması ve aydınlanması için ihtiyaç duyulan enerjiyi karşılayabiliyor. Çok uzak olmayan bir geleceğe gidersek, garajınızdaki hibrit otomobili, ürettiği elektrikle şarj ediyor. Güneşin açısına göre perdelerin yönleri ayarlanıyor ve maksimum enerji verimi elde edilmeye çalışılıyor.